15 Şubat 2015 Pazar

29 Yıllık Hikaye

#sendeanlat hashtagi ile biz de sesimizi çıkaralım ve başımıza gelen tacizleri anlatalım denmiş.
Anlatalım hikayemizi.

Öncelikle Özgecan'ın yaşadıkları hepimizin başına gelebilir diye düşünüyorum, sapık dolu memleket.
Bu yazıyı yazarken rezil olur muyum diye düşündüm; fakat benim yaptığım bir şey yok ki bu saçma memlekette.

Hiçbir zaman güzelliğiyle anılmaktan hoşlanan tiplerden olmadım.
Bunu söyleyince beni derinden tanımayan insanlar snop bulabilir aşağıda sıralayacaklarımı.
Bu ülkede sarışın ve uzun boylu olmanın zorluğunu çocukluğumdan beri çekiyorum.
(Sadece bu ülkede değil aslında, İsveç ülkesinde de yanıma yaklaşıp "I find you so sexy", "Why don't you party with us tonight?" gibi lafları sokakta işittim. Adamlar saygı çerçevesinde laf atıyor. Sen "F*ck off" dediğinde kimse yadırgamıyor ve uzaklaşıp gidiyorlar.)

Kendimi bildim bileli sarışın ve uzun boylu olduğum için her zaman deli ve sapıkların dikkatini çekmişimdir. Popom ilk ellendiğinde henüz ilk okul sonrası hazırlığa gidiyordum, yani yaş 12.
Annemle pazardaydık, söyleyememiştim anneme o an. Ve eve gidince hüngür hüngür ağlamıştım. Ulen ergensin, şimdiki halim olsa o adamı pazarın içinde rezil ederim diye düşünüyorum ama mantık çok fena insanımızda. Yani ortamdaki erkeklerin beyni nasıl çalışıyor biliyorsun, desen ki adam popomu elledi hemen gözler popoda birleşecek bakalım dar pantolonlu mu gibisinden.

Bir keresinde 4-5 kişilik bir grup etrafımı sarmış, bir tanesi ellemiş ve bana kaçacak yer bırakmamışlardı ki normal şartlarda küfürden pek de haz etmeyen ben, "rrrsssppp çocukları" diye bağırmıştım Ayvalık'ın ortasında. Sonra çarşıdaki insanlar beni "cık cık" lamıştı.

Ellini kolunu sallaya sallaya giden adamlar genelde sapıktır, eli çarpar senin orana burana. Sonra der ki "Ben elimi kolumu sallayarak yürüyorum küçük abla"
Senin eline de, koluna da!

Bu arada küçük tavsiye, iki eliniz birden dolu yürümeyin sokakta. Mutlaka bir eliniz boşta kalsın ki; taciz düşüncesi olan kimsenin çekincesi olsun o tek elle bana vurabilir diye.

İzmir'deki öğrencilik yıllarımda okula minibüsle giderken, yanıma ak sakallı bir dede oturmuştu. Nasıl tonton, nasıl tatlı. O tatlı canavar iki dakikada dirseğini nereme sürteceğini şaşırmış şekilde, gözlerini kapadı. Sapığın hızlısından anlayan ben, hemen adamdan yol istedim.
- Kalkar mısınız?
+Neden ne güzel oturuyorduk?
-Çekilin, yol verin hemen!
+Aman sen de!

Kendimi minibüsten nasıl attım, nasıl sinirliyim anlatamam. Şimdiki aklım olsa diyeceğim de insanın algısı kapanıyor cidden (sarışınlık da var ya :P Bu espriyi kendime sadece ben yapabilirim)

Balıkesir'e ailemin yanına geldiğim bir hafta sonu, bakkala ekmek almaya gidiyorum.Etrafımı saran ve boyu belime gelen 3 afacan etrafımı sarar ve yine birinden elle müdahale yerim. Elimdeki ekmek torbası ile çocuklara vururum; fakat üçünü birden yakalayıp polise veremem.
Eve gidip System of A Down dinlediğim çoğu zaman böyle olaylara denk gelir. (Bahçelievler Balıkesir'in en güvenli ve nezih mahallelerindendir) Polise gitsen ne olacak bir yandan? Yaptırım uygulayacak bir yasa yok ki!

Arkadaşımın doğum gününe giderken yanımdan geçen herif, hayatımda duymadığım şekilde küfür etmişti bana doğru yaklaşarak. Artık yaşım daha büyük, adamdan hızlı adım uzaklaşarak ve polisi aradım. Bir yandan da karşı kaldırımda paralel yürüyen herifi göz hapsine almışım. Polis geldi, bana it gibi davrandı. Adam deliymiş, ceza ehliyeti yokmuş. Hiçbir şey yapılmadan yoluna devam etti.

Ortaokulda okul çıkışımda beni bisikletle takip eden esmer genç, ağza alınmayacak sözlerle beni taciz ederdi. Peşine ağabeyim, babam, yakın arkadaşlarım düştü; yakalayamadık Aylarca sözlü tacize maruz kaldım ve ben pas vermedikçe seviyesizleşmişti.

Adını, sanını anmak istemediğim modern kimse(!); mekanda yüksek sesli kahkaha atan hatunları "basit" bulduğunu dile getirirdi(kahkaha atmakta üstüme yoktur). Kırmızı ojeyi şuh bulup, yol veren arabaya teşekkür edilmesini tahrik edici ve adi bulurdu. (Sosyal hayatta da naifliğinden geçilmez bana uzak olasıca medya sektöründe çalışan sosyopat)

80 yaş üstünde olduğuna emin olduğum bastonlu dede, ben henüz ilkokul 4'te iken, şort giydiğim için "Başımıza taş yağacak" diye bağırmıştı bir keresinde. Yaşından başından utan adam! Çocuğum lan ben! Nasıl sapıkça beynin varsa o çırpı bacaklarla tahrik oluyorsun ve taşı yine bana atıyorsun.


Geçenlerde aynı sektörden bir genç, numaramı istedi. Dedim ki, "Adımı sormayacak mısın?"
"Adını ne yapayım? Numaranı ver." dedi.
Kadının adı yok.

Yaşadığım sözlü ve fiziksel tacizlerin hepsini yazmam saatlerimi alır, 20 dakikada aklıma ilk gelenleri sıraladım. Bu örneklerde bahsi geçen naiflikten bir haber erkekler çok uzakta, kasaba-köyde değil; iş yerinde, apartmanda, sokakta, her yerde.

Yine annelere düşüyor görev. Şu oğullarınızı seksist yetiştirmeyin; kadın ve erkeğin eşitliğini öğretin.
"Aslan oğlum" yetiştirilen erkekler yüzündendir bu halimiz!
Çocuklarınızı kimseye emanet etmeyin, kimselere!
Bu ülke bastırılmış duygular ülkesidir, kimin ne denli sapık çıkacağı öngörülemez!

Böyle erkeklerle sarılı bizim hayatımız.
Hatun kişinin hayatı çok zorlu geçer bu topraklarda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder